Modern İran edebiyatında müstesna bir yeri olan Sâdık Hidâyet, diğer hikâyelerinde olduğu gibi, bu kitapta bulunan hikâyelerinde de toplum tarafından dışlanmış insanlara odaklanarak onların halet-i ruhiyelerinden faydalanıyor ve kendi melankolik dünyasında bu kahramanlara yepyeni kimlikler veriyor. İntihar, sevgi, yalnızlık, aşk, özlem gibi insani duygu ve kavramları kendi üslubunca aktaran yazar, hikâyelerinde İran’ın ve kadim Doğu’nun asırlardır anlatılagelen efsane ve mitlerine de yer veriyor. Sâdık Hidâyet, toplumun ötekileştirdiği insanların iç dünyasından yola çıkarak hurafeler, efsaneler ve gerçekleri kurmaca dünyaya taşıyor ve hikâyelerin yazıldığı dönemin sosyal hayatına da bir ayna tutuyor.