Modern İran edebiyatının en önemli isimlerinden Sâdık Hidâyet, toplumu hicvederek tarihi hadiseleri, yozlaşmış gelenekleri ve aksaklıkları alaya aldığı bu hikâyelerinde, yaşadığı dönemi ve İran’ın geçmişini mizahi bir bakış açısıyla ele alıyor. Yazar, İran’ın henüz yirminci yüzyılın başında başlayan ve devlet kurumlarına da sirayet eden dini yozlaşmadan yüzyıllar önce gerçekleşmiş Moğol istilasına kadar gerek İran’ı gerekse de yıllarca yaşadığı Avrupa’yı hikâyelerinde işleyerek okuyucuya muhtelif panoramalar sunuyor. İran’da birçok yolsuzluğa bulaşıp dini siyasete alet ederek işlerini yürüten din adamları, Moğolların zulmünden aklını yitiren insanlar, Zerdüştçülük inancını sürdüren dindarlar, ahiret inancı ve dünya gibi dini konuları da kendine has üslubuyla işleyen Hidâyet, bu sefer mizahi yönüyle okur karşısına çıkıyor.