Zaman, büyük değişimlerin yaklaştığı 1940’lar. Yer, Naziler tarafından işgale uğrayan ve dört bir yandan parçalanan, krallıktan Sosyalizme geçiş sancıları çeken Yugoslavya. Her yanı kuşatan kesif bir sis ve içinde her kırk yılda bir kendini tekrar eden savaş. Ve bu boğucu çemberin dışında kalmak isteyen mutsuz bir karı kocanın kışlaya dönen ıssız bir ovadaki evleri. Yaşananlardan uzak kalmak isteyen Yovan, varoluşu tümden sorgulayarak kendi içindeki savaşa dalmışken, genç karısı Luba ise bu kuşatmayı içselleştirerek kadın gözünden bir savaş anlatısı sunuyor bizlere.
Sis ve Ay Işığı (1965), İkinci Dünya Savaşı sırasında, Meşa Selimoviç’in Partizanlara bizzat katılarak gözlemlediği anti-Nazi direnişinden esinlenerek yazılmış bir roman. Yazar, savaşı yer yer şiirsel biçimde, yer yer de karakterlerin psikolojik çözümlemeleriyle tahlil eder. Selimoviç’i, Derviş ve Ölüm ile Kale gibi başyapıtları yazmasına hazırlayan eseri olarak görülen bu roman, aynı zamanda lirik dili ve Dostoyevskivari karakterlerinden dolayı Partizan edebiyatının zirvesi olarak kabul edilmektedir.